|
||
![]() |
Türk’e kefen biçenin sonu her zaman ki gibi hüsran oldu… | |
Ali Aladağ | ||
alialadag44@hotmail.com | ||
Türk’e kefen biçenin sonu her zaman ki gibi hüsran oldu…O biçilen kefen, kefen biçenin kendisine kefen oldu… Bundan sonrada olacağı gibi… Rumların katliamı vardı…Kıbrıs Türkleri Önce uçakların sesi…Sonra Paraşütçüler… Kıbrıs’da yıllarca katledilen Türkler…
Türk’e kefen biçenin sonu her zaman ki gibi hüsran oldu… KKTC'nde Girne'de sohbet ettiğim... Mehmet Osmanoğlu bakın ne diyordu: "Gözler havada ve denizde idi..." "Neden?" diye sorduğumda ...Anlatmaya başladı...Gözleri dolarak... "Katlimalar vardı... Rumlar bizi katlediyordu... 20 Temmuz 1974'dü...Akdeniz'de Dalgaya bile aha geliyorlar...Havada bir Bulut...Görsek Aha geliyorlar"diyorduk... "Kim geliyor?" diye soruyordum... Önce gözde 2 damla yaş...Biz bunu yaşadık...Allah kimseye yaşatmasın...Ne katliamlar gördük... Türkler geliyor...Türklerrrrr....Selam TürkünBayrağına... Geldiklerini gördüğümüzde... Toprağı öptük-Öptüler...…Şükürler olsun ki geldiler…Dedik-Dediler... Dualar ettik-ettiler… (KKTC'nin Başkenti...Lefkoşe'de yiğitler parkı...) (Rumlar...Türkler karşısında kaçarken...Zırhlı makinelerini bırakıp arkalarına bakmadan kaçtılar...İşte ayağımın altında...) (Şehitlerimiz...) “Türk Barış Harekatı yapılmasaydı, Kıbrıs Türk halkının başına gelecek olanlar, savunmasız köylerde yapılan toplu katliamlarla kendini belli eder. Kıbrıs Dâvâsının yılmaz savaşçıları, merhum Dr. Fazıl Küçük, Rauf Denktaş, TMT'nin korkusuz mücahitleri, şehitler ve gazileri saygıyla anıyor, bu davanın günümüzdeki savaşçısı Emete Gözügüzelli ve arkadaşlarına saygılarımızı sunuyoruz. „ Türk askerinin ulaşamadığı yerleşim yerlerinden bazıları Atlılar - Muratağa Sandallar, Aleminyo, Terazi ve Taşkent köyleri idi. Atlılar köyünde 57 masum Türk, Muratağa ve Sandallar köyünde de 89 masum insan, kadın, çocuk, yaşlı, genç demeden Rum-Yunan askerleri tarafından topluca kurşuna dizilmiş ve buldozerlerle kazılmış olan iki toplu mezara gömülmüşlerdir. Mezarların açılışında bulunan Montreal Gazetesi muhabiri, 4 Eylül 1974 tarihli gazetesinde olayı şöyle anlatıyordu: (Türk Askeri karşısında kaçacak delik arayan Rumlar tanklarını da bırakıp, tüydüler...Oysa Türke kefen biçiyorlardı) "Mağusa'nın 12 mil kuzey batısında bulunan Muratağa köyünde toplu mezarlardan çıkarılan cesetler, o kadar çürümüştü ki, BM gücünden İsveçli Başmüfettiş Lars Harkansan olayı şöyle anlatıyordu: "Mezardan çıkan kafaları sayıyorum. Şu ana kadar 72 tane saydım, fakat hala toprağın içerisinde cesetler var. Bu çıkan kafaların 7 tanesinin çocuk kafası olduğu kesindir." Bu köylerde meydana gelen toplu katliamın bir başka benzeri de Taşkent köyü erkeklerine yapılmıştır. 14 Ağustos günü, daha önce BM'nin telkini ile silahlarını teslim eden Taşkent köyüne gelen Rumlar, BM askerlerinin hiçbir müdahalesi olmadan köyün tüm erkeklerini, bu arada Terazi ve Mari köylerinin erkeklerini de alarak, kamyonlarla Limasol yakınlarına götürmüşler, orada topluca kurşuna dizerek, dozerlerle açtıkları bir toplu mezara gömmüşlerdir. Bu katliamdan sadece Suat Hüseyin adlı bir Türk ağır yaralı olarak kurtulmuş ve 90 Türk erkeğinin katledildiği soykırım olayını tüm dünyaya canlı bir tanık olarak anlatmıştır. Terazili Naciye Turgut köylerindeki olayı şöyle anlatmıştı: “Dohnili Andriko Melani ile Stasis Aradipyotis, Maronili Akis ile bazı Rum Milli Muhafız gücü askerleri 14 Ağustos günü evimize gelip kocamla görüşmek istediler. Kocamı sorguya çekmek istediklerini söyleyerek kocamla beraber 24 yaşındaki ikiz kardeşim Arif Hüseyin Ahmet'i ve diğer 13 erkeği daha alıp götürdüler. Onları bir daha görmedik...” (Rumlar silahlarınıda bırakıp kaçtı...İşte o silahlar müze de) Bu katliamlar yanında Rum ve Yunan birlikleri girdikleri her Türk köyünde çeşitli sayılarda Türk köylüsünü katletmiş, köyleri yağmalamış, kadınların ırzına geçmiş ve binlerce sivil insanı 'Savaş Esiri' diye tutuklamıştır.
KATLİAMLAR DÜNYA BASININA NASIL YANSIMIŞTIR? Almanya'nın Sesi Radyosu: (30.7.1974) "İnsanlık aklı, Yunanlıların Kıbrıs'ta yaptığı bu cellatlığı asla kabul edemez. Türk evlerine giren Yunan-Rum Milli Muhafızları, kadın ve çocuklar üzerine mermi yağdırıyor, büyükleri boğazlıyor ve yakaladıkları Türk kadınlarının hepsinin ırzına geçiyorlardı..." ABD, UPİ Ajansı Kıbrıs Muhabiri, Görgü Tanığı: (24.7.1974) "Yunanlılar, Limasol'da bir çok kadın ve çocuğu öldürdü. Yol üstünde 20 çocuk cesedi gördüm. Yunanlı askerler evlerine girip kadın öldürmek için akbabalar gibi beklemektedirler." France Soir Gazetesi Muhabiri, Görgü Tanığı: (24.7.1974) "Son derece utandırıcı olayları kendi gözlerimle gördüm. Rumlar Türk camilerini yaktılar ve Mağusa civarındaki köylerde bulunan Türk evlerini ateşe verdiler. Silahı ve savunması olmayan Türk köyleri Rum çapulcular tarafından yaratılmış vahşet havası içinde yaşamaktadırlar... Ellerinde bazukaları olan Rumlar, Türk köylerinde büyük kargaşalıklara sebep olmaktadırlar. Rumlar'ın bu hareketleri insanlık namına utanç vericidir." Washington Post Gazetesi Muhabiri, Görgü Tanığı: (30.7.1974) "Larnaka yakınındaki Alaminos Köyü'nde 25 ile 55 yaşları arasında 14 Türk öldürülmüş ve cesetleri buldozerlerle bir çukura doldurulmuştur. Limasol yakınında küçük bir Türk köyüne Rumlar'ın yaptığı bir baskın sonucu 200 kişiden 36'sı öldürülmüştür. Rumlar, Türk Kuvvetleri gelinceye kadar tüm Türklerin öldürülmesi için emir aldıklarını söylemektedirler." (Türke kefen biçen...Rumların tankı...Ayaklarımın altında) Almanya'nın Sesi: (30.7. 1974) "İnsan aklı Rum katliamını anlayamaz. Mağusa Bölgesinin etrafındaki köylerde Rum Milli Muhafız askerleri akıl almaz şekilde vahşilik örnekleri gösterisi yaptılar. Türk köylerine girerek, merhametsizce kadın ve çocukları kurşun yağmuruna tuttular. Bir Türk'ün boğazını kestiler." London Times: (22.7.l974) "Binlerce Türk rehine olarak tutulmaktadır. Türk kadınlarının ırzına geçildi ve Türk çocukları yollarda öldürüldü. Limasol'da Türk tarafı yakıldı. Olaylar Kıbrıs Rumları tarafından teyit edildi." John Akass, The Sun Gazetesi Muhabiri, Görgü Tanığı: (30.9.1974) "Muratağa Köyü'nün Türk sakinleri 16 Ağustos'ta katledilmişlerdir. Ekserisi ihtiyar, kadın ve çocuklardan oluşmuştur. Bunlar Türk taarruzunun ikinci gününde komşu köylerdeki üniformasız Rumlar tarafından öldürülmüşlerdir.Cesetlerin sadece 1 metre gibi az bir derinlikte kalabildiği bu ölüm çukurları kendilerine kazdırılırken öldürülmüşlerdir. Bu asla bir harp olamaz. Bu olsa olsa bir alçaklık olabilir." Hans Janitscher, Sosyalist Enternasyonal Örgütü Genel Sekreteri, Görgü Tanığı: (25.7.1974) "Yunan taraftarı Nikos Sampson'un emrindeki Muhafız gücü son hafta içinde iki bini aşkın Makarios taraftarı Kıbrıslı Rum'u darbe sırasındaki çarpışmalarda ve darbeden sonra idam ederek öldürdü." Lars Harkanson, BM Barış Gücü Kıbrıs Temsilcisi: (Ekim 1974) "Ömrüm boyunca böyle bir facia, böyle bir barbarlıkla karşılaşmadım. Hayatımda böyle şey görmedim. Çok memnunum ki, olayın soruşturması görevi bize verildi. Zira, bütün dünya bu vahşeti Barış Gücü'nün ağzından öğrenmiş olacaktır." (Türke kefen biçen...Kıbrıs'da masum Türkleri katleden...Rum askerlerinin bırakarak arkalarına bakmadan kaçtıklarını dünya biliyor...Rumların tankı-topu tüfdeği Müzede sergileniyor...) ABD,UPI Ajansı muhabiri, Görgü Tanığı: (23.7.1974) "Rum askerleri etrafa ateş saçıyordu. Bir eve girdim Rumlar bir Türk kadınına tecavüz ediyorlardı. Gözlerimi kapadım, kaçtım." Varşova Radyosu: (23.7. 1974) "Yunan subayları yönetimindeki Lefke ve Baf’ta Türk halkına yapılan kanlı saldırı ve vahşeti bütün dünya lanetlemektedir." (Şehitlerimi...) The Newyork Times muhabiri, Görgü Tanığı: (1.8.1974) "Serdarlı ve Gönendere köyündeki Türk evleri yakılıp, yıkıldı, yağma edildi, hayvanlar Rumlar tarafından çalındı." David Lancashinge, AP Ajansı Muhabiri, Görgü Tanığı: (1.8.1974) "Muratağa köyü dışında 20'den fazla Kıbrıslı Türk erkek, kadın ve çocuğun bulunduğu toplu bir mezar açılmıştır. Bu, Kıbrıs'taki harbin bitiminden bu yana tespit edilen sivillere karşı yapılmış en büyük mezalimlerden biridir." ABD,CBS Televizyonu Muhabiri, Görgü Tanığı: (29. 1.1974) "Lefkoşa'da bir çöplükte 88 Kıbrıslı Türk'ün cesedi bulundu. Bu Türklerin tümü Rum ve Yunanlılarca kurşunla delik deşik edilerek öldürülmüş ve öldürülmeden önce tellere bağlanmış. Cesetlerden kiminin başı gövdeden koparılmış." Bugh Dixion, Kıbrıs'taki Birleşik Krallık Vatandaşları Derneği Başkanı, Görgü Tanığı: (1.8.1974) "Kıbrıs savaşında Türk'e bir bardak su veren seksen yaşındaki bir İngiliz kadını Garturede Loigh, Rum Ulusal muhafızları tarafından kasıtlı olarak hunharca öldürüldü." İngiliz Sun Gazetesi Muhabiri, Görgü Tanığı: (3.9.1974) "Muratağa faciasını gördüm. Bu çeşit vahşi hareketlerin yorumlaması çok değişik oluyor. Ancak, Muratağa'da vahşice bir cinayetin işlendiğinden başka ne söylenebilir? Rumlar ile Yunanlıların yaptıkları bir alçaklıktır." Die Welth Gazetesi Muhabiri, Görgü Tanığı: (26.7.1974) "Limasol'da Rum Muhafız Gücü askerleri bir köpek sürüsü gibi Türk köylerine baskınlar düzenleyerek, katliam yapmışlardır. Bu olaylar insanlık dışıdır." Bild Gazetesi Muhabiri, Görgü Tanığı: (26.7. 1974) "Rumlar Türk köylerine kana susamış caniler gibi baskınlar yaparak sivil halkı feci şekilde öldürdüler." Die Zelt Gazetesi Muhabiri, Görgü Tanığı: (19.8.1974) "Rum ve Yunanlılar Baf ve Mağusa'da darbe aleyhtarı Rumlara ve Türklere karşı katliama girişmişlerdir." Bernard Nicolas, AFP Ajansı Muhabiri, Görgü Tanığı: (11.2.1974) "Atlılar köyünde bir çukura doldurulmuş, Rumlarca katledilen Türklere ait cesetler çıkarılmıştır." Cunnar Hilson Expressen Gazetesi Muhabiri, Görgü Tanığı: (11.2.1974) "Muratağa, Yunan askerleri ile Kıbrıslı Rumların geçen Ağustos'ta 83 Türk erkek, kadın ve çocuğu öldürdükleri katliam köyünde bugün sadece 15 kişi yaşıyor. Muratağa'da kalan 15 kişi için artık hayat yok. Onların yaraları öyle kolay kapanacak gibi değil." Aligis (Rum), Almanya'nın Sesi Radyosu, Görgü Tanığı: (24.7. 1974) "Limasol'dayım bir okula sığınmış 14 Türk vardı. Rum Ulusal Muhafızları okulu kuşattılar ve Türkler teslim olunca hepsini teker teker kurşunlayıp öldürdüler." Kurt Lariken, Die Welt Gazetesi Muhabiri, Görgü Tanığı: (24.7. 1974) "Rum ulusal birlikleri Türk köy ve kasabalarda kadın, çoluk, çocuk bütün sivil halkı gaddarca öldürüyorlardı." The Washington Post: (13.7.l974) "Limasol'a yakın bir köye Rumlar tarafından yapılan bir saldırı neticesinde 200 kişilik nüfusun 36'sı öldürüldü. Rumlar Türk ordusu vasıl olmadan önce Türk köylerinin sakinlerini öldürmek emri aldıklarını söylediler." (Yakın Doğu Üniversitesi Televizyonu) Oxford Üniversitesi eski Tarih profesörü akademisyen Ronaldos Kaçaunis, tarihi itirafta bulunarak, Mağusa'da 32 sivil Türk'ün katledilişini açıkladı: Oxford Üniversitesi eski Tarih profesörü akademisyen Ronaldos Kaçaunis, Mağusa'da 45 yıl önce 32 Kıbrıs Türk'ün Rumlar tarafından katledilişini anlatırken "Onları bir yere götürdüler ve öldürdüler. Sonra toplu mezara gömdüler" dedi. Kaçaunis'le bir röportaj yapan Haravgi gazetesi, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kurulmasının hemen ardından Rumların Kıbrıslı Türklere karşı işledikleri suçlarla ilgili çok sayıda şahadet, BM belgesi, toplu mezarlar, v.b. bulunduğunu vurguladı. Kaçaunis'le yaptığı söyleşiyi "Kıbrıslı Türklere Karşı İşlenen Suçlarla İlgili Çok Sayıda Şahadet Var" başlığıyla okurlarına aktaran gazete, Kaçaunis'in; Rumların Kıbrıslı Türklere karşı suçlarına ilişkin ekserisi şifahi; çok şahadet bulunduğunu belirterek; kendisi 12 yaşındayken Mağusa'da gerçekleşen 32 Kıbrıslı Türkün katledilmesi olayını şöyle aktardı:
Rolandos Kaçaunis ayrıca; EOKA'nın yalnız Kıbrıslı Türkleri değil, sol ideolojideki Rumları da düşman gördüğünü ve Sol'un siyasi varlığını ortadan kaldırmaya çalıştığını kaydetti. OELMEK'in "gerçekler" açıklamasıyla 1963-64 olaylarının bütün sorumluluğunu Kıbrıs Türk tarafına yüklediğini, "Rum liderliğini da Türklerin ve yabancıların hilelerinin kurbanı" olarak gösterdiğini belirten gazete, OELMEK'in iddialarını şöyle sıraladı: "OELMEK'e göre 1963-64 olayları şöyle gelişti: 1-Türkiye 'Kıbrıs Türk aşırı uç örgütü TMT'yi silahlandırdı, o da Kıbrıs Türk toplumunu tamamen denetimi altına aldı. 2-20 Aralık 1963'te Kıbrıslı Türkler taksimi metotlamak amacıyla Kıbrıs'ın tamamındaki stratejik noktaları ele geçirmeye çalıştı. 3-Kıbrıs Cumhuriyeti'nin yasal makamları ile TMT arasındaki toplumlar arası çatışmalar BM'nin müdahalesiyle durdu. 4-Çatışmalar; Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs Cumhuriyeti'nin bütün kurum ve organlarından ayrılmalarını ve Kıbrıslı Türklerin kendi kendilerini enklavlara hapsetmesine neden oldu" "Hedef Enosis'ti, Makarios'un tutumu da buydu" "Kıbrıslı Rum milliyetçiler bir değil en az 15 örgüt kurdular. Bu örgütlerden en az 6'sı önce Kıbrıslı Rumlara, 1963 itibarıyla da Kıbrıslı Türklere yönelik şantaj ve cinayetler de dahil olmak üzere çok ciddi terör faaliyetlerinde bulundu. Bu örgütlerin tamamı, birbirinden bağımsız olarak; mücadelelerinin hedefinin Enosis olduğunu açıkladı. Bunların hiçbiri Kıbrıs Cumhuriyeti'ne bağlılık belirtmedi, Kıbrıs Cumhuriyeti'ni yalnızca; Enosis'e giden yolda bir istasyon olarak gördüler. Makarios'un tutumu da buydu. Y. Papandreu'ya gönderdiği 1 Mart 1964 tarihli mektubunda 'Anlaşmalar'ın daimi rejim olacağına bir an bile inanmadım' diye yazdı. Aynı dönemde Yunan derin devleti de Kıbrıs'a silah gönderdi. Yunan derin devletinin liderleri, daha sonra diktatörler olan Dimitrios Yoanninis ve Georgios Papadopulos'tu. Papadopulos, yasadışı örgütler kurmak ve onları silahlandırmak amacıyla en az iki kez gizlice Kıbrıs'a geldi. Papadopulos Yorgacis'le Akritas örgütü olarak bilinen Kıbrıslılar Milli Örgütü'nü silahlandırmak konusunda, Yunan hükümetinden gizli bir anlaşma yaptı. Papadopulos, Kıbrıs'a yaptığı gizli ziyaretinde 1963'te silahlı kuvvetler komutanı olan Vasos Lissaridis'le de temas etti. O zaman ELDİK'te (Yunan Alayı) görev yapan Yoannidis, örgütün askeri yöneticisiydi. Örgütten bağımsız hareket eden Nikos Sampson'un bölüklerini de silahlandırdı. 'Sayıları 5 bini aşkın eğitimli üyesi bulunan güçlü bir örgütümüz var. ELDİK kuvvetlerinin deneyimini kullanıyor ve Yunanistan'dan teçhizat ikmal ediyoruz.' OELMEK'in Kıbrıslı Türklerin taksimi gündeme getirmek için 20 Aralık'ta Kıbrıs'ın stratejik noktalarını ele geçirmeye çalıştıkları iddiasına gelince... 21 Aralık sabahı meydana gelen olaydan sonra 23 Aralık'ta çatışmalar başladı. TMT çatışmaya neden olmak amacıyla inisiyatif almadı. Çünkü Türkler; Kıbrıslı Rumların her şeyi yapabilecek kadar dikkatsiz olduklarına inanıyorlardı.
KIBRIS KATLİAMINA İLİŞKİN AŞAĞIDAKİ FOTOĞRAFLAR YAYINLANMIŞTIR. RUMLARIN YAPMIŞ OLDUĞU KATLİAMLAR GÖZ ÖNÜNDEDİR AMA DÜNYA GÖRMEMEZLİKTEN GELMEKTE (FİLİSTİN'DEKİ KATLİAMI GÖRMEDİKLERİ GİBİ), ÜLKEMİZ DE BU KONUDAKİ HAKKINI ARAMAMAKTADIR.
|
||
Etiketler: Türk’e, kefen, biçenin, sonu, her, zaman, ki, gibi, hüsran, oldu…, |
|