Su gibi akan yıllar... Bugün…1 2 Eylül… İdama gülerek giden Cengiz Baktemur…İşkencede şehit olan Mehmet Kazgan…Aydın Demirkol… Kahpe Eylül… Ey rüzgar ne taraftan esersen es… Unutmadık sizleri...
12 Eylül öncesi…Dışta ve içte hainlerin el ele kol kola vererek…Oluk oluk…Kardeş kanını aktığı yıllar…
Bugünde aynı senaryolar sahnelenmek isteniyor…Dış hainlerle içteki işbirlikçilerinin hedefi bugünde Türkiye’de oluk oluk kan akıtmak…İstiyor…
Bu millet asla bir daha oyunlara gelmez ve gelmeyecektirdi..
12 Eylül’de 3 Malatyalıyı aktaracağım…
İdama gülerek giden…Yürüyüşü ile ölümü korkutan…Cengiz Baktemur…Aydın Demirkol’u ve Mehmet Kazgan’ı…
Cengiz Baktemur…Eylül Mahkemeleri’nde yargılanarak idam cezasına mahkum edildi.
2 Mayıs günü, sabahın erken saatlerinde Elazığ Kapalı Cezaevi’nde 2 kez asılarak şehit edildi.
12 Eylül fırtınası, Ülkü Çiçeklerini birer birer dallarından kopararak savurmaya başlamıştı…
Dedim ya…Karanlık yıllar…Ve ihtilal…

12 Eylül gecesi asker harekete geçmeden dakikalar önce, dönemin ABD Ankara Büyükelçiliği, darbeyi Merkezi Haberalma Ajansı (CIA) Türkiye Masası Şefi Paul Henze'e "Bizim çocuklar başardı" sözüyle duyurdu…
Ve…Gözaltılar-işkenceler idamlar geliyordu…
Cengiz, tabureye çıkarken cellat da mecburen yanında belirdi. Yukarıdan sarkan kemendi telaş içinde Cengiz’in boynuna geçirip aceleyle tabureye bir tekme atarak kaçtı. Karanlığın koyultusunda saklanmak ister gibiydi…
Anlaşılmaz bir hırıltı kapladı ortalığı... Karanlığa benek benek düşen lambaların fersiz ışığında çırpınan, debelenen beyazlıktan başka her şey sanki taş kesilmişti. Ne kadar geçti bilinmez, Cengiz hala can çekişiyordu. İçlerinden biri, içinde biriken nefesiyle avazının çıktığı kadar bağırdı:
-Böyle bir işkence olamaz ... Tutun lan, kaldırın..!
Aynı duyguları paylaşan iki asker zembereğinden boşanmış bir yay gibi atılarak Cengiz’i ayaklarından tutup havaya kaldırdılar…
Az sonra bir köşeye sinmiş olan cellat bulunup geri getirildi ve bu defa ipi Cengiz’in boynuna tam geçirmesi söylendi…
Ve... cellat, tekrar tabureye tekme attı...
Cengiz, yağlı urganın ucunda hafif hafif sallanırken güneş ışıkları da ufuğu aydınlatmaya başlamıştı.
12 Eylül’de Elazığ’ Mahkemesini iyi bilirim…
Ey Kahbe rüzgar…Artık ne yandan esersen ez…
Ve…Kenan Evren şunu diyordu…”Denge olsun diye bir sağdan, bir soldan astık…”
Yürüyüşü ile ölümü korkutan...
Bir anda söz bitti bende…

Hakkınızı helal edin…
Aydın Demirkol…
Mehmet Kazgan…Hangi ismi sayayım…Sayamıyorum…O Günleri yaşıyorum…Kim ki darbeye kalkışırsa bu millet ona öyle bir ders verir ki…

Aydın Demirkol…Mehmet Kazgan…Gözaltına alındılar… Aydın ve Mehmet’e sabaha kadar elektrik verdiler, çıplak şekilde Filistin askısına asarak sopalarla, coplarla ve yumruklarla dövdüler.
Aydın Demirkoldaha fazla dayanamadı, ciğerleri patladı ve şehit oldu. Mehmet Kazgan da ciğerleri patladığından, üç dört gün sonra şehit oldu.Malatyalı 2 şehit…İşkence ile şehit edildiler…Ruhları ad mekanları cennet olsun…
15 Temmuz hainlerinin işte sonu…
İster sağ-ister sol…
Hepimiz kardeşiz…
Her iki tarafta da …Bizim insanımıza 12 Eylül’de işkence-zulüm ölüm kusuldu…
Amerikalılar elbette der “Bizim çocuklar başardı…”
Bu ülkenin sağcısını da solcusunu da…Görüşü ne olursa olsun…Yeter ki hain olmasın…hepsini de seviyorum…
|